Kabinede değişiklik! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ilk yorum

Kabinede değişiklik! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ilk yorum

Kabinedeki değişiklik sonrası ilk yorumu yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İki bakanımıza verdikleri hizmetler için teşekkür ediyorum" dedi.


Tarih: 21.04.2021 12:08

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta AK Parti Gençlik Kolları Merkez Yürütme Kurulunu da teşkil ederek, Genel Merkez organlarının yönetim süreçlerini tamamladıklarını belirtti.

AK Parti Gençlik Kolları Merkez Karar ve Yürütme Kurulu toplantısında, gençlerle, partiyi ve ülkeyi geleceğe taşıyacak yol haritasını konuştuklarını dile getiren Erdoğan, her yönetim organı gibi Gençlik Kolları Merkez Yürütme Kurulunun da, AK Parti'ye her bakımdan en çok katkıyı yapacak kişilerden oluşması için gayret ettiklerini söyledi.

Erdoğan, "İnşallah bu kardeşlerimiz, tüm vakitlerini Gençlik Kollarımızın gelişmesi, büyümesi, ülkemizin tüm gençlerine ulaşması için kullanacaklardır." diye konuştu.

KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ

Dün gece, hem bir bakanlığı ikiye böldüklerini hem de toplamda 3 yeni bakan ataması yaptıklarını bildiren Erdoğan, "Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk ile Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan’a, bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür ediyorum. Kabinemizde birlikte mesai yürüteceğimiz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık’a, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Prof. Dr. Vedat Bilgin’e, Ticaret Bakanımız Mehmet Muş’a başarılar diliyorum." ifadesini kullandı.

"Artık, Genel Merkezimizle, Meclis Grubumuzla, kabinemizle, beldesinden iline kadar tüm teşkilatlarımızla 2023’e odaklanmamız gereken bir döneme girdik." diyen Erdoğan, bugünlere kolay gelinmediği gibi bundan sonrasının da kolay olmayacağını bildiklerini söyledi.

AK Parti'nin kuruluşunu ilan ettikleri 2001 Ağustos ayından bugüne kadar nice büyük engelleri başarıyla geçtiklerini, nice badirelerin üstesinden geldiklerini, nice eserlere ve hizmetlere imza attıklarını belirten Erdoğan, "Geride bıraktığımız 20 yıla yaklaşan döneme baktığımızda şunu görüyoruz: Kuruluş döneminden sonra Cumhuriyet devrinin en verimli, en üretken ve aynı zamanda en çok mücadele yaşanan dilimi, bu 20 yıldır." dedi.

Türkiye büyüdükçe, karşısına çıkan sorunların, tuzakların, maruz kaldığı saldırıların çapının da büyüdüğüne dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hatırlayınız? Türkiye, sanayide dışa bağımlı olduğu dönemlerde, tedarikteki en küçük bir aksilik, savunması dahil her alanda ülkenin tökezlemesine sebep oluyordu. Ticaretimizin derinliğinin sığ olduğu dönemlerde, distribütörlük dışında yatırıma ve üretime dayalı uzun vadeli girişimlere cesaret edilemiyordu. Tarımımızın sadece kendimize yeterli olmasıyla övünürken, niçin bu alanda dünyanın önde gelen ihracatçıları arasında yer almadığımız sorusu akıllara dahi gelmiyordu. Turizm potansiyelimizi gerçek anlamda ancak bizim teşvik ve destek politikalarımızla, bölgesel ve küresel kültür diplomasimizle değerlendirebildik. Ülkemizin, çok küçük dalgalanmalar karşısında bile hem siyasi, hem ekonomik krize girme riskiyle karşı karşıya kaldığı dönemler geçirdik. Milletimizi çeşitli sosyal fay hatları üzerinden bölme, birbiriyle çatıştırma girişimlerine şahit olduk. Mesela 1970’li yıllarda ideolojik kamplaşmalar, meşrep farklılıkları üzerinden kardeşi kardeşe kırdırmaya kalktılar. Aynı şekilde 1990’lı yıllarda aynı oyunu kökenler üzerinden tekrar sahneye sürdüler. Bu arada ekonomiyi de hiç boş bırakmadılar. Sadece birkaç milyar dolarlık bir spekülasyonla, üstelik de dünyada bunu tetikleyecek herhangi bir gelişme yokken, 1994 yılında ülkemizi büyük bir krize sürüklediler. Aradan çok geçmeden, bu defa 2001 yılında, kendi iç dinamiklerimizi kullanarak, yeni bir krizi başımıza musallat ettiler. Ey Kılıçdaroğlu, şöyle hafızanı bir yokla bakalım varsa... Gecelik faizlerin yüzde 7 bin 500’e çıktığı, 20 bankaya el konup milyarlarca dolarlık zararın tamamının millete fatura edildiği bu dönemin baş aktörleri, şimdi bize karşı kampanya yürüten CHP yöneticileriydi. AK Parti olarak işte böyle bir Türkiye’yi devraldık."

"BE AHLAKSIZ, BE EDEPSİZ, BİZ BU YOLA ÇIKARKEN KEFENİMİZİ GİYEREK YOLA ÇIKTIK"

Ülkede güven ve istikrar iklimini tesis ederek, tarihin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini başlattıklarını, bu tarihi hamleye yönelik kriz tehditlerinin de hiç eksik olmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:


"Kasım 2002'den beri neler görmedik, neler yaşamadık ki? Arkası karanlık cinayetlerden Cumhuriyet mitinglerine kadar sayısız siyaset ve toplum mühendisliği taktikleriyle karşılaştık. Partimize yönelik kapatma davasından gece yarısı bildirilerine kadar pek çok haksız, hukuksuz, çirkin tezgaha maruz kaldık. Şimdi de çıkmış bir ahlaksız, bir edepsiz benim akıbetimin de Menderes'in akıbeti olabileceğini ümit ettiğini söylüyor. Be ahlaksız, be edepsiz, biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek yola çıktık. Biz ölümden korkmadık. Bizim imanımızın gereği, ölümü korkutmaktır ve bu yolculuğumuzu da böyle devam ettireceğiz. Ama siz zaten ölüm denildiği zaman kaçacak delik arayanlardansınız. Yani Menderes'in akıbetinden hoşnut mu oluyorsunuz, memnun mu oluyorsunuz? Çünkü o akıbeti hazırlayanlar da sizdiniz. Şimdi bize de aynı akıbeti mi hatırlatıyorsunuz? Boşuna uğraşmayın, boşuna gayret etmeyin; evelallah biz bunların hepsine hazırız. 15 Temmuz'da bunu gördük ve 15 Temmuz'u hazırlayanlara bu ülkeyi mezar ettik. Senin genel başkanın tankların arasından kaçıp Bakırköy Belediyesine giderken biz orada milletimizle, milli iradeyle beraber sadece ülkemize değil tüm dünyaya selam verdik. Dik durduk. Asla geri durmadık. Ama siz hemen kaçtınız Bakırköy Belediyesinde çay-kahve sohbetine daldınız, oradan seyrettiniz; daha çok seyredeceksiniz ve biz bu yolda aynı kararlılıkla yürüyeceğiz. Öyle kalkıp, yaptığınız basın toplantılarıyla falan benim akıbetimin böyle olacağından hiç bahsetme. Biz şuna inanmışız: 'Her nefis ölümü tadacaktır.' Bitti. Ama senin değerlerin içinde böyle bir şey yoksa onu ben bilmem. Ama sen de tadacaksın, onu bil. Biz bu yolculukta böyle devam ediyoruz. Bu yolculuk bir vatan yolculuğudur ve bu vatanı ayağa kaldırma yolculuğudur. Nefsimiz bu yolda feda olsun dedik ve bu yola böyle çıktık. 

Avrupa Birliği tam üyelik sürecinde verilip tutulmayan sözler başta olmak üzere uluslararası riyakarlıkları da bunlara eklememiz gerekiyor. Rabbimize olan teslimiyetimiz ve milletimizden aldığımız güçle, bu baskıların hiçbirine boyun eğmedik, dik durduk, çareyi hep milli iradeye gitmekte aradık. Hamdolsun, her seferinde de milletimiz bizi bağrına bastı, daha güçlü bir şekilde 'yola devam' mesajı verdi.  Vesayet güçlerinin 1950'den beri uyguladıkları yöntemler işe yaramayınca, bu defa daha sinsi, daha alçakça yöntemleri devreye soktular. Gezi olaylarıyla sokakları kaosa sürüklemeye, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesiyle milli iradeyi hançerlemeye kalktılar. Bunlar yetmeyince, PKK’dan DEAŞ’a ve FETÖ’ye kadar, iplerini ellerinde tuttukları tüm terör örgütlerini üzerimize saldılar. Ardından da tarihimizin en acı hadiselerinden biri olan 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık. Her saldırıya cevabımızı geriye çekilerek değil, daima ileriye atılarak verdik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diğer açıklamaları şöyle:

recep tayyip erdoğan

AKIL HOCALARINA YER VE YOL KALMAYACAK

Emekli amirallerle kol kola vererek Kılıçdaroğlu, 'Emekli olanlar darbe yapabilir mi?' diyor, 'Ne duruyorsunuz, dökülün sokağa' diyorlar. Siz o akıl hocalarınızla birlikte yürüyorsunuz. Ama bu ülkede her şeyi bitmiş bu akıl hocalarına yer ve yol kalmayacak. Terör örgütlerinin başını sınırlarımız dışındaki asıl kaynaklarında da birer birer ezdik. 

Dışişleri Bakanımıza Yunan Dışişleri Bakanı ile yaptığı toplantıda verdiği cevaplar nedeniyle de teşekkür ediyorum. Asla baş eğmeyeceğiz. Baş verip baş eğmeyen bir millet olarak önceliğimiz istiklalimizdir. 

NE RAKAM DOĞRU, NE RAKAMA YÜKLENEN ANLAM DOĞRU

Sahada terör örgütlerine, uluslararası alanda müstemlekecilere karşı verdiğimiz mücadeleyi, ekonomide de faiz-kur-enflasyon şer üçgenine karşı yürüttük. Şanlı 15 Temmuz kıyamını adeta cezalandırmak için başlatılan ekonomik saldırıya seyirci mi kalacaktık? Harekatlarımızın ardından maruz kaldığımız ekonomik tuzaklara seyirci mi kalacaktık. Ağustos 2018'de ABD yönetiminin başlattığı ekonomik saldırılara sessiz mi kalacaktık? CHP'nin ve onun peşine takılanların 128 milyar meselesini işte bu fotoğraf içinde okumak gerekiyor. Ne rakam doğru, ne rakama yüklenen anlam doğru, ne bu rakam üzerinden üretilen kampanya doğru. Ortada gerçekten 128 milyar doların akıbetini anlama arayışı olmadığı için söylenen sözlerde doğru olan hiçbir şey yoktur. Baştan sona yanlış, baştan sona cehalet. Cehalet deyip geçmemek lazım. 3 çeşit cehalet vardır. Birincisi bir şeyi bilmemektir. İkincisi cehaletin karesidir. Öğretim gördüğü için konunun ne olduğunu bilir, eğitimi olmadığı için nasılını bilmez. Bunlara gafil denir. Üçüncüsü ise cehaletin küpüdür. Öğretimden geçtiği için konunun ne olduğunu bilir, eğitimli olduğunu için nasılını da bilir. Bilerek ve isteyerek konunun nedenini harmanlayarak, sürekli senaryo peşinde koşmaktır. Bunların artık gizlemeye dahi ihtiyaç duymadıkları temennileri, Türkiye’nin önce, tıpkı 1994 ve 2001 yılında olduğu gibi çok derin ve keskin bir ekonomik kriz yaşaması, ardından da siyasi değişime maruz kalmasıdır. Uluslararası sermayeye Türkiye'ye yatırım yapmayın diyecek kadar muvazeneyi yitirmişlerdir. CHP'nin etrafında kümelenen bu ekip son dönemde yatırımcıları ürkütmek, milletimizin moralini bozmak için dört bir koldan çalışıyor. Diğer konularda dikiş tutturamayınca, şimdi yanlış olduğunu en iyi kendilerinin bildiği '128 milyar dolar nerede?' yalanına sarıldılar. Erdoğan düşmanlığı, AK Parti düşmanlığı, Cumhur İttifakı düşmanlığı bu cehli mikap kesiminin gözlerini öyle bir kör etmiştir ki ülkenin ve milletin felaketinden medet umar hale gelmişlerdir. Nedir bu diledikleri felaket?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter hesabından da '128 milyar dolar' iddialarına yanıt verdi ve "CHP’nin etrafında kümelenen yıkım ekibi, YANLIŞ ve YALAN olduğunu bile bile “128 milyar dolar” yalanına sarıldı. Şimdi bu meselede kim, kendini rezil etme pahasına ne demiş ve GERÇEK neymiş bir bakalım mı?" ifadelerini kullandı.

Bir yalan nasıl şevkle söylenir gördünüz değil mi? CHP'nin başındaki zata sorsanız hesap uzmanıyım der ama geçmişte bilinen tek yönetim hikayesi SSK'yı batırmaktır. Kılıçdaroğlu'nun rehberini öğrendiniz mi? O bayan.. Büyük söyleyeceksin diyor. O da emredersiniz diyor ve büyük söylüyor. BDDK ve ardından o süreç. Şayet bu kişi 128 milyar dolar nerede sorusuna MB bilançolarını okumadan soruyorsa geçmişte kendine tevdi edilen görevlere yazıklar olsun. Bu kampanyanın peşine düşenlerin bir kısmını üzülerek, bir kısmını gülerek takip ediyoruz. Sağa sola pankart asarak, bu yalan kampanyasına figüranlık yapanları gördükçe içimizde acıma duygusu da uyanmıyor değil. Bu meseleye doğrudan girmemek için epeyce sabrettik. Baktık ki birileri önemsememekten kaynaklanan sessizliğimizi korku sanarak yalanların dozunu arttırıyor. Bugün etraflıca meseleye girme kararı aldık. Türkiye bu manzarayı hak etmiyor. Türkiye bu muhalefet üslubunu kesinlikle haketmiyor. Yalanı su içer gibi söyleyebilen bu karikatür tipleri de haketmiyor.  Bırakınız 128 milyar doların ne olduğunu, nasıl yönetildiğini, 128 tuğlayı üst üste koymuşluğu dahi yok olan Kılıçdaroğlu, kalkmış bunları konuşuyor.

ORTADA 128 MİLYAR DOLAR DİYE BİR RAKAM YOK

Ortada 128 milyar dolar diye bir rakam, gerçekle ilişkisi olan bir rakam yok. Merkez Bankası işlemleriyle ilgili analizi hangi tarihten başlattığınıza ve hangi tarihte sona erdirdiğinize bağlı olarak pek çok farklı rakamla karşılaşabilirsiniz. Piyasa denilen bu dinamik sistemde belki bu anda bile milyarca dolar el değiştiği için rakam yenileniyor. Her ne kadar MB Başkanımız da, Hazine ve Maliye Bakanımız da meseleyi etraflıca anlattıysa da bunlar duymak isteyen kulaklara ulaşıyor. Kendi arkadaşlarının doğruyu söylemelerine bile tahammüle demedikleri için meseleyi kendi mecralarına çektiler. Sayın Kesici doğruyu söyledi, bir gün geçti Kesici 'Genel Başkanımın söylediğine katılıyorum' dedi. Bayan ne dedi, 'Büyük söyleyeceksiniz' dedi. Bu soruyu soranların amacı gerçekten Merkez Bankası rezervlerindeki değişimi öğrenmekse, bunun yolu çok kolay. CHP'nin içinde, az buçuk bilanço okumayı bilenler varsa, Merkez Bankası, BDDK ve Strateji Bütçe Başkanlığımızın herkese açık olan internet sitelerindeki verilere bakarak, bu hesabı kolaylıkla çıkartabilirler. CHP içinde bilanço okumayı bilen yoksa partimizden, bürokrasiden bir uzman göndererek kendilerine yardımcı olabiliriz. CHP Genel Başkanı dün çıkmış, 'Bu 128 milyar dolarla şunlar yapılırdı, şunlara şu kadar para dağıtılırdı' diye kürsüden atıp tutuyor. Bu zat herhalde, bu 128 milyar doların kendi cebindeki bir para olduğunu, istediği yere istediği gibi keyfince dağıtabileceğini sanıyor.

MERKEZ BANKASI REZERVLERİNİN HER KURUŞUNUN NE OLDUĞU BELLİDİR

Bu sefil kampanya karşısında tereddüde düşen vatandaşlarımız varsa onların kafasındaki soruları birinci elden gidermek istiyoruz. Çeşitli ülkelerin salgınla mücadele için aldığı mali tedbirlerin toplamı 16 trilyon doları bulmuştur. Bu çalkantılı ekonomik iklim ülkemizi de olumsuz etkilemiştir. Cari açık artarken turizm gelirlerimiz de düşmüştür. Son 2 yılda MB kaynaklarından 30 milyar dolar cari açığın finansmanı için kullanılmıştır. 31 milyar dolar yabancı sermayenin çıkışı için kullanılmıştır. Vatandaşlarımız da 54 milyar dolar karşılığı döviz ve altın alarak tasarruf tedbirlerinde değişikliğe gitmiştir. 165 milyar dolarlık bir rakam ortaya çıktı 4 kalemde. MB rezervlerinin her kuruşunun ne olduğu bellidir. Rezervin amacı dövize ihtiyaç duyulan işlemlerde ortaya çıkan talebi karşılamaktır. Piyasa döviz talebini kendi içinde karşılayabiliyorsa MB'ye ihtiyaç kalmaz. Nereye harcandı diye yaygarası yapılan 128 milyar dolar, ne buhar olmuştur, ne de haksız ve hukuksuz yere herhangi birinin cebine girmiştir. Bu para ve çok daha fazlası, ekonominin aktörleri ve vatandaşımız arasında dolaşıma girmiş, yani yer değiştirmiş, ama sonuçta çoğu yine ülkemizin değeri olarak yurt içinde kalmıştır. Günün sonunda paranın büyük kısmı MB rezervine geri dönmüştür. 90 milyar dolara yakın rezervi var, ihtiyaç duyulduğunda kullanılabilir. Bu bir ekonomi politikası tercihidir.  Türkiye son iki yılda, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir döviz talebiyle yüz yüze kalmıştır. Buna rağmen ülkemiz, talebin hepsini de karşılamayı başarmıştır.

ALENİ BİR İHANET VARDIR

 IMF komiserleriyle otel lobilerinde yaptıkları gizli görüşmelerin gayesinin de Türkiye'yi eski günlerine döndürmek olduğunu biliyoruz. İnşallah ekonomide de heveslerini kursaklarında bırakacağız. Gerçi bunlarda yalan da iftira da bitmez. Merkez Bankası rezervini 27,5 milyar dolardan 135 milyar dolara çıkartan da bizdik. Bu rezervi turşusunu kurmak için değil, ülkemizin ihtiyaç duyduğunda kullanması için büyütmüştük; o günler geldiğinde de kullandık... 128 milyar dolar kime satıldı? Dolar satılır mı? Önce buhar oldu sonra satıldı yaygarasına çevirdiler. Vatandaşımızın aldığı dövize gelince Türkiye'de ticaretle uğraşan herkesin döviz ve altınla işi vardır. Kim ne zaman ne kadar miktarda döviz aldı gibi bir soru mantıksız olmasının ve hukuki olarak suç teşkil etmesinin yanında doğrudan milleti suçlamaktır. Ortada bu ülkeye yönelik aleni bir ihanet vardır. Bu izahlarımıza hala aynı teraneleri tekrar eden hiç kimseyi masum kabul etmeyeceğiz. Türkiye'yi inşallah 2023 hedeflerine ulaştıracağız. Ekonomiyi şahlandıracak olan da yatırımları sürdürecek olan da demokrasiyi güçlendirecek olan da umudu yaşatacak olan da biziz. 

Son dönemde Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Konseyi'nde beraber çalıştığımız Yıldırım Akbulut Bey'i hakka uğurladık. Erzincan Havalimanı'na merhum Akbulut'un adını veriyoruz. Bundan dolayı Binali Yıldırım Bey'e de teşekkür ediyorum. Ailesine de başsağlığı diliyorum. 


Anahtar Kelimeler:
Abone Ol 

Survivor bitti! Aşıklar tatilde hasret gideriyor

Büyük değişiklik! Van Büyükşehir'de atamalar yapıldı: İşte yeni gelen isimler

Van Kalesi'nin zirvesindeki cami restore edilip yeniden ibadete açıldı

Kandil'in partisi belediyeyi alınca ilk iş Türk bayraklarını kaldırttı

Bitlis'te operasyon! Silah ve mühimmat ele geçirildi

Dilan Polat ve Engin Polat'ın vergi suçlarına tahliye geldi! Yine de hapisten çıkamayacaklar

Gündüz ayrı gece ayrı güzel! Badem ağaçları çiçek açtı, Akdamar Adası güzelliğe büründü